Şeb-i Arûs (Arapça: "Düğün Gecesi"), Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin vefatını ifade eden ve tasavvuf geleneğinde ölümün bir son değil, sevgiliye yani Allah'a kavuşma olarak görüldüğü gecedir. Mevlânâ, ölümünü bir ayrılık değil, "sevgiliyle vuslat" yani buluşma olarak tanımlamış ve bu nedenle kendi vefat gecesini "düğün gecesi" olarak adlandırmıştır.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, 13. yüzyılda yaşamış büyük bir mutasavvıf, düşünür ve şairdir. Onun düşünce sisteminde ölüm, ruhun bu dünyadaki fanî varoluşundan kurtulup Hak ile birleştiği, aslına döndüğü kutsal bir andır. Mevlânâ, ölümden korkmayı bir gaflet hali olarak değerlendirir; çünkü ona göre gerçek hayat bu dünyada değil, ruhun Allah'a kavuşmasıyla başlar.
Mevlânâ bu anlayışı şu sözleriyle ifade eder:
“Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayın.
Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.”
Bu sözlerde de görüldüğü gibi Mevlânâ, ölümden sonra fiziksel varlığın sona erdiğini, ancak ruhun Hak ile birleşerek ebediyete kavuştuğunu vurgular. Bu nedenle ölüm, tasavvufta bir yok oluş değil, sevgiliye kavuşma olarak kutlanır.
Şeb-i Arûs’un Anlamı ve Önemi
Mevlânâ, 17 Aralık 1273 tarihinde Konya'da vefat etti. Bu tarih, Mevlânâ'nın Allah'a olan sevgisi ve kavuşma arzusu nedeniyle "Şeb-i Arûs" yani "düğün gecesi" olarak anılır.
Tasavvufta, insanın Allah'a olan aşkı en yüce ve en saf aşktır. Mevlânâ'nın öğretisinde bu aşk, insanın dünya hayatındaki sınavını geçip ilahi aşka ulaşmasıyla anlam bulur. Şeb-i Arûs, insanın Hak'ka döneceği ve O’nunla buluşacağı bir anı temsil eder.
Şeb-i Arûs Törenleri
Her yıl 17 Aralık tarihinde Konya'da Mevlânâ'nın vefat yıldönümü nedeniyle düzenlenen Şeb-i Arûs törenleri, sadece Türkiye'den değil, dünyanın dört bir yanından gelen insanları bir araya getirir.
Semâ'nın aşamaları şunlardır
Selamlaşma ve dualar,
Semazenlerin "nefis terbiyesi" anlamında dönüşleri,
Kur'an-ı Kerim okunması ve Mevlânâ'nın sözlerinin hatırlanması.
Törenlerin İçeriği
1. Semâ Ayini
Mevlevî tarikatının en önemli ritüellerinden biri olan semâ, Allah'a olan aşkı ve insanın manevi yolculuğunu temsil eder. Semazenler, döne döne Allah'ın birliğine ve sonsuzluğuna teslimiyetlerini ifade ederler.
2. Mesnevi Okumaları
Mevlânâ'nın en önemli eseri olan Mesnevi'den bölümler okunur. Mesnevi, insanın manevi yolculuğunu ve Allah'a olan aşkını anlatan bir eserdir.
3. İlahiler ve Na't-ı Şerifler
Mevlânâ'ya ve Peygamber Efendimiz'e duyulan aşkı ifade eden nağmeler okunur.
4. Konuşmalar ve Sohbetler
Mevlânâ'nın düşünce ve öğretilerini anlatan sohbetler düzenlenir. Onun sevgi, hoşgörü ve birlik mesajları vurgulanır.
Mevlânâ'nın Öğretilerinde Ölüm
Mevlânâ'nın ölümle ilgili düşünceleri, onun "Aşk" felsefesiyle doğrudan bağlantılıdır. O, insanın bu dünyadaki varoluşunu bir "kayıp" olarak değil, bir "yolculuk" olarak görür:
“Ben, bir tohum gibi toprağa atıldım;
Bir gün bir gül bahçesi olarak geri döneceğim.”
Mevlânâ'nın bu sözleri, ölümün bir son değil, yeniden doğuş olduğuna işaret eder. İnsan, bu dünyada Allah'ı arar ve bulduğunda gerçek huzura kavuşur. Bu kavuşma anı ise ölümle birlikte yaşanır.
Şeb-i Arûs’un Evrensel Mesajı
Şeb-i Arûs, sadece Mevlevîler veya Müslümanlar için değil, tüm insanlık için bir anlam taşır.
Mevlânâ'nın mesajları evrenseldir.
Sevgi - Mevlânâ, "Sevgide güneş gibi ol" diyerek insanları sevgiyle yaklaşmaya davet eder.
Hoşgörü - "Ne olursan ol, yine gel" sözü, Mevlânâ'nın hoşgörü ve insan sevgisini özetler.
Birlik -Mevlânâ, insanları din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın birliğe çağırır.
Bu nedenle Şeb-i Arûs, farklı kültürlerden, inançlardan ve coğrafyalardan insanların ortak bir sevgi ve barış duygusunda buluştuğu kutsal bir anma günüdür.
Şeb-i Arûs, Mevlânâ'nın Allah'a duyduğu sınırsız aşkın ve bu aşk uğruna çıktığı manevi yolculuğun nihai noktasını temsil eder. Mevlânâ için ölüm, bir son değil, sonsuzluk kapısının aralanmasıdır. Onun öğretileri, yüzyıllardır insanlara umut, sevgi ve huzur aşılamış ve Şeb-i Arûs, bu derin mesajın sembolü olarak yaşamaya devam etmiştir.
Şeb-i Arûs gecesi, insanın Allah'a kavuşma sevincini paylaşma, ölümün bir başlangıç olduğunu idrak etme ve dünya hayatının geçici olduğunu hatırlama vesilesidir.
Comments