Türkiye Cumhuriyeti'nde kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi , toplumsal cinsiyet eşitliği açısından bir dönüm noktasıdır. 5 Aralık 1934'te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), kadınların milletvekili seçmesini ve herkesin özgürce yaşamasını kabul etti. Bu hak, kadınların siyasal ve toplumsal yaşama aktif olarak katılmasının önünü açtı ve dönemin ilerici bir adımı olarak dünyayı kapsayan büyük yankı uyandırdı.
Tarihi Gelişimi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde kadınların toplumsal alandaki rolleri oldukça sınırlıydı. Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Atatürk'ün liderliğinde kadınların eğitim, çalışma ve siyaset gibi alanlarda daha aktif olmaları için reformlar faaliyet gösteriyor. Kadınlar 1930'da belediye seçimlerinde oy kullanma hakkını kazandılar, 1933'te ise muhtar seçme ve köy heyetine katılma hakkına sahip olmuşlardı. 1934 yılında gelindiğinde ise milletvekili seçimi ve seçim hakkı, kadınların toplumsal yaşamında her alanda yer kazanma çabalarının bir ilerlemesi oldu.
Uluslararası Kapsamda Önemi
Türkiye, kadınların bu haklarında birçok Batılılığın harekete geçmesinden önce harekete geçti. Mesela Fransa'da kadınların bu hakkı ancak 1944'te, İtalya'da ise 1945'te elde edilebilmişti. Bu durum, Türkiye'nin çağdaşlaşma ve modernleşmenin istikrarlı olduğunu uluslararası arenada kanıtladı.
1935 yılında yapılan genel seçimlerde 17 kadın milletvekili TBMM'ye girdi. Bu, kadınların siyasal yaşamda aktif olarak yer almasının başlangıcıydı. Bu adım Türk kadınlarının özgürlük yolundaki mücadelesinde önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçti.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi, sadece yasal bir düzenleme değil, aynı zamanda değişiminin de göstergesiydi. Bu hak, kadınların toplumun her alanında daha etkin ve eşit bir şekilde alınmasının yer anlayışını yaygınlaştırdı. Bugün, bu tarihi günü anlarken, kadınların siyasal ve toplumsal yaşamda daha güçlü temsili için mücadeleye devam edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk'e şükranlarımızla. Işığı bol, varlığı sonsuz olsun🌟
ความคิดเห็น